(AYM, E.2023/44, K.2023/71, 05/04/2023, § …)
24/05/2023 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesi kararı ile 7420 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un geçici 4. maddesinin ikinci cümlesinde yer alan “…tahsil edilmiş olan idari para cezaları iade edilmez.” ibaresi mülkiyet hakkı bağlamında eşitlik ilkesine aykırı olması kapsamında Anayasa’ya aykırılık nedeniyle iptal edilmiştir.
İzmir 4. İdare Mahkemesi, davacı hakkında uygulanan idari para cezasına ilişkin ödeme emrinin iptali ile ödenmiş olan idari para cezasının iadesi talebiyle açılmış bir davada COVID-19 kapsamında tahsil edilmiş idari para cezalarının iade edilmeyeceğini düzenleyen geçici maddenin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuş ve somut norm denetimi talebiyle ilgili kuralın iptalini talep etmiştir.
İptali istenen 7420 Sayılı Kanunun geçici 4. maddesi şu şekildedir;
“24/4/1930 tarihli ve 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu ile 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu kapsamında COVID-19 salgın hastalığının ülkemizde yayılmasını önlemek amacıyla 11/3/2020 tarihinden itibaren bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar verilen ve bu Kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla ilgilisine tebliğ edilmemiş olan idari para cezaları tebliğ edilmez, tebliğ edilmiş olanların tahsilinden vazgeçilir. Bu maddenin yürürlük tarihinden önce işlenen söz konusu kabahatler için idari para cezası verilmez, tahsil edilmiş olan idari para cezaları iade edilmez.”
Anayasa Mahkemesince öncelikle COVID-19 olarak adlandırılan yeni tip bir virüsün 2019 yıllarının sonlarında Çin Halk Cumhuriyeti’nde görüldüğü ve 11 Mart 2020 tarihinde Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi ilan edildiği ifade edilerek bu salgınla mücadele etmek için yetkili makamlar tarafından bazı tedbirlerin uygulanması yoluna gidildiği, alınan birtakım tedbirlere uyulmaması halinde ise muhataplar hakkında idari para cezalarının düzenlendiği açıklaması yapılmakla beraber ilgili idari para cezalarının yasal dayanağının 24/04/1930 tarihli 1593 Sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu ve 30/03/2005 tarihli 5326 Sayılı Kabahatler Kanunu olduğu ifade edilmiştir. 7420 Sayılı Kanun’un geçici 4. maddesinde ise 1593 ve 5326 Sayılı Kanunlar kapsamında COVID-19 salgınının yayılmasını önlemek amacıyla pandemi ilan edilen 11/03/2020 tarihinden geçici maddenin yayımlanma ve yürürlük tarihi olan 09/11/2022 tarihine kadar (bu tarih hariç) verilen ve yine aynı tarih itibarıyla ilgilisine tebliğ edilmemiş olan idari para cezalarının tebliğ edilmeyeceği; tebliğ edilmiş olanların ise tahsilinden vazgeçileceği, 09/11/2022 tarihinden önce işlenen ilgili kabahatler için idari para cezası verilmeyeceği düzenlenmişken aynı zamanda tahsil edilmiş olan idari para cezalarının da iade edilmeyeceği hükmüne varılmıştır. Somut norm denetimine konu olan kısım ise ilgili kanunlar gereğince tahsil edilmiş olan idari para cezalarının iade edilmeyeceğinin düzenlenmesidir.
İzmir 4. İdare Mahkemesi’nin iptal talebinin gerekçesi özetle; henüz tahsil edilmeyen idari para cezalarının tahsil edilmeyecek olmasına rağmen aynı hukuki sebebe dayanan ve tahsil edilmiş idari para cezalarının muhataplarına iade edilmemesinin Anayasaca güvence altına alınan hukuki güvenlik ve öngörülebilirlik ilkelerine aykırı olduğu ayrıca uygulanan farklı muamele nedeniyle eşitlik ilkesinin de ihlal edildiğidir. Dolayısıyla mahkemece ilgili kuralın Anayasa’nın 2. ve 10. maddelerine aykırı olduğu ve bu sebeple iptal edilmesi gerektiği öne sürülmüştür.
Anayasa Mahkemesince ise iptal talebinde ileri sürülmemesine rağmen ilgili kural re’sen, Anayasa madde 35’te düzenlenen “mülkiyet hakkı” bağlamında da incelenmiştir. Zira mülkiyet hakkı ekonomik değer ifade eden ve parasal karşılığı olan her türlü malvarlığını kapsamaktadır. İlgili kuralla ise idari para cezalarından tahsil edilmiş olanlar ile tahsil edilmemiş olanlara farklı muameleler uygulandığından Anayasa Mahkemesince iptali istenen hüküm mülkiyet hakkı bağlamında eşitlik ilkesi yönünden incelenmiştir. Bu bağlamda öncelikle aynı ya da benzer durumdaki kişiler arasında mülkiyet hakkına müdahale açısından farklı bir muamele uygulanıp uygulanmadığının belirlenmesi gerektiğini ifade eden AYM, daha sonra bu farklı muamelenin objektif ve makul bir sebebinin olup olmadığı ve ölçülü olup olmadığı hususlarının incelenmesi gerektiğini ifade etmiştir.
Söz konusu incelemeyi yapan AYM, iptali istenen kuralın COVID-19 hastalığının ülkemizde yayılmasını önlemek amacıyla 1593 ve 5326 Sayılı kanunlar kapsamında düzenlenmiş tüm idari para cezalarını kapsadığını ve herhangi bir fiilin ayrık tutulmadığını, dolayısıyla kural kapsamındaki idari para cezalarını ödeyenler ile henüz ödememiş olanlar adına uygulanan idari para cezalarının yasal dayanağının ve amacının aynı olduğunu tespit etmiştir. Bu sebeple, ilgili kanunlar kapsamında idari para cezası muhatapları benzer durumda olmasına rağmen tahsil edilmiş idari para cezalarının iade edilmemesinin farklı muamele oluşturduğu yargısına varmıştır.
Aslen Anayasa Mahkemesi süregelen içtihatlarında, kanun koyucunun mevcut mali yükümlülükleri kaldırma yetkisinin Anayasal ilkelere aykırı olmadığı sürece yasama yetkisinin genelliği ilkesi kapsamında kaldığını içtihat etmektedir. Ancak Anayasa Mahkemesi bu başvuruda iptali istenen kuralın COVID-19 salgını dönemine ilişkin koşulların da nazara alınarak incelenmesi gerektiğini belirterek bu özel sebep nedeniyle içtihadından ayrılmıştır. Söz konusu dönemde işyerlerinin kapatılması, sokağa çıkma kısıtlaması, maske takma, toplu taşımada yolcu limiti uygulaması gibi toplumun şimdiye değin maruz kalmadığı tedbirlerin uygulandığını, bu süreçte uygulanan idari para cezalarının bir kısmının yetkili kurumlar tarafından takip ve tahsilinde aksamalar yaşandığını, bir kısmının dava yoluna maruz kalması nedeniyle tahsilinde gecikildiği ve bir kısmının ise tahsilat sürecinin tamamlandığını ifade etmiştir. Yasama belgelerinde farklı muamelenin sebebinin de düzenlenmediğini belirten AYM, iptali istenen kuralın gerekçesinde ise vatandaşların konu ile ilgili yeterli bilgisinin olmaması nedeniyle şimdiye değin görülmemiş kurallara uyamadığı ve bunları ödemekte zor duruma düşeceğini öne süren vatandaşların dikkate alındığının belirtildiğine dikkat çekmiştir. Söz konusu gerekçenin idari para cezalarını ödeyen muhataplar için de geçerli olduğunu ifade eden AYM ilgili gerekçenin farklı muamelenin objektif ve makul sebebini oluşturmayacağı kanısına varmıştır. Uygulanan farklı muamele için başkaca bir objektif ve makul bir sebebin de olmadığını ifade eden Anayasa Mahkemesi oy çokluğuyla iptali istenen kuralın mülkiyet hakkı bağlamında eşitlik ilkesine aykırılık oluşturduğu kanısına vararak kuralın ilgili kısmını Anayasa’nın 10. ve 35. maddelerine aykırılık nedeniyle iptal etmiştir.
KARŞI OY
Anayasa Mahkemesi raportörleri Muhterem İnce, Basri Bağcı ve İrfan Fidan ise oy çokluğuyla alınan kararda hemfikir olmayıp karşı oy kullanmıştır. Söz konusu karşı oyların gerekçesi incelendiğinde ise aslen Anayasa Mahkemesi’nin süregelen, mevcut mali düzenlemelerin kanun koyucu tarafından yasama yetkisinin genelliği ilkesi kapsamında değiştirebilmesinin olağan olduğu içtihadının işbu kural ve başvuru açısından da devam etmesi gerektiği olduğu göze çarpmaktadır. Bu ayrık durumun temelinde Mustafa Karakuş (B. Başvuru No: 2020/34781) başvurusu kararında sokağa çıkma yasaklarını ihlal eden kişilere 1593 Sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanununun 282. maddesi gereğince verilen idari para cezalarının yeterli kanuni dayanağının bulunmadığına yönelik ihlal kararı verilmesinin yattığını düşünen raportörler salgın döneminde uygulanan kısıtlamaların yalnızca anılan kanunun sokağa çıkma kısıtından ibaret olmadığına dikkat çekmiştir. Aynı zamanda Anayasa Mahkemesi’nin bugüne değin 1593 Sayılı Kanun kapsamındaki sokağa çıkma kısıtlamasına uygulanan idari para cezaları açısından tespit ettiği ihlal dışındaki diğer yasak ve kısıtlamalara ilişkin değerlendirmesi bulunmadığı, ancak bu iptal kararıyla beraber hukuka aykırılığın, henüz değerlendirme yapılmamış diğer para cezalarına da zımni olarak teşmil edilmesi sonucunu doğuracağını savunmuştur. Bununla beraber idari para cezasına konu eylemlerin hukuka aykırılıklarının devam ettiğini belirten raportörler, iptali istenen kanunla yalnızca tahsile yönelik bir düzenleme yapıldığını, kamunun tüm alacaklarının bir anda tahsilinin mümkün olmadığını ve zaman zaman bir kısım alacakların tahsilinden vazgeçilmesinin de sık görülen bir durum olduğunu ifade etmişlerdir. Hal böyle olunca tahsilden vazgeçme durumunun daha önce ödemeyi yapan muhataplara, verdikleri meblağı geri alma yönünde hak doğurmayacağı görüşünü savunan raportörler işbu durumun kabul edilmesi durumunda mali sistemin büyük bir kargaşaya sürüklenme ihtimalinin doğacağı yargısına varmış, karşı oy kullanmışlardır.
ÖDEDİĞİM İDARİ PARA CEZASINI NASIL ALABİLİRİM?
Anayasa Mahkemesi’nin ilgili kararından sonra vatandaşlar, COVID-19 salgınında maruz kalıp ödediği idari para cezalarını nasıl iade alacağı sorusunu sorsa da izlenecek prosedür Vergi Dairesi tarafından henüz belirlenmemiştir. İlerleyen günlerde netleşmesi beklenen konuda bir açıklama yapıldığı takdirde web sitemizde yer alacaktır.
Stj. Av. Feyza Nur Karan